T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
BURSA / YENİŞEHİR - Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesi

Kızıl Darı Tarlaları-Değerlendirilmesi

Kızıl Darı Tarlaları


KIZIL DARI TARLALRI...


Roman, 1923-76 yılları arasında Shandong ailesinden üç kuşağın yaşamını anlatıyor. Ne var ki, romanın seyri kronolojik bir sıra izlemiyor. Parçalar halinde sunulan masalsı olayların arasındaki gelgitler özgün bir akıcılık yaratıyor: Çin'de henüz devrim gerçekleşmemiştir. Japon ordularının istilası ile karşılaşan Çin'de direniş savaşı başlar. Romanda mekân olarak Gaomi Güneydoğu Bucağı seçilmiştir. Çünkü Mo Nehri'nin etrafına dağılmış, birbirine uzak ve küçük köylerden oluşan bu arazi, gerilla savaşına en uygun bölgedir. Romanın anlatıcısı Yan'dır ama yaşanan olaylar yazarın büyük dedesine, dedesine ve babasına aittir. Gaomi Kuzeydoğu Bucağı'nda, dedesi ve babası işgalci Japon ordusuna pusu kurmaya hazırlandığı sırada başlıyor anlatmaya. Dedesi eşkıyalıktan komutanlığa terfi eden efsanevi kahraman Yu Zhan'ao.. Dedesi ve ninesinin tanışmasına, dedesinin işlediği cinayetlere, ninesinin içki imalatına, babasının doğumuna, dedesinin haydutluk günlerine, çeteler arası savaşa, Japon istilasına ve o yılların Çin kırsal hayatına dair bir dizi hikâye ile oluşturuyor aile tarihini. Hikâyeleri birbirine bağlayan ve dağılmaktan kurtaran ise Gaomi Kuzeydoğu Bucağı ve bucağın kızıl darı tarlaları...

Kimi bölümlerde olaylar büyük nine ve nineler etrafında döner. Uğradığı haksızlık karşısında öfkesine teslim olan büyük dede, bir rahibin kanını döker. Bu cinayetin ardından başlayan haydutluk macerası onu nam salmış bir eşkıya yapacaktır. Bölgede güç oluşturmaya çalışan eşkıya grupları arasında ise amansız çatışmalar yaşanır. İmparatoru temsil eden Kaymakamlık bölgede hâkimiyet kurma derdindedir. Bölgede aynı zamanda Çin Komünist Partisi'ne bağlı gerilla birlikleri ile Komintang arasında da sert çatışmalar yaşanır. Kırsalda herkes birbirine diş geçirmeye çalışırken faşist Japon istilası ve onların kuklalarının yaptığı katliamlar, Gaomi'deki tüm güçleri birleştirir. Düşmana karşı savaş sürerken iç çatışmalar da devam edecektir. Komünizmin arifesindeki Çin kırsalında istilacı Japonlar, komünist birlikler ve milliyetçi güçler arasında süren savaşı, ne tarafta duracağını bilemeyen ama savaşın acısını en derinden hisseden köylüleri, büyük bir aşkı, ihaneti, kıskançlık ve nefreti, kuşaklararası çatışmaları, yoksulluğu, toprağa duyulan sevgi ve bağımlılığı otantik bir tarzda sergiliyor Mo Yan. Halk masalları, halkın mistik inançları, fantastik unsurlarla desteklemiş hikâyesini. Mo Yan, romanın kurgusunu geçmiş bir zamanda kurmuş hep. Daha çok halk dili diyebileceğimiz bir dil kullanarak, büyülü gerçekçi bir üslupla yazmış tüm kitabını. Anlatım olağanüstüdür ve okuru derinden sarsacak niteliktedir

Bütün bu çatışmalar sırasında, insanın kanını donduran büyük katliamlar ve acılar yaşanacaktır. Bu kitabı okumazdan önce, köyün kasabına derisi zorla yüzdürülen bir direnişçinin çektiği acıyı tasavvur etmek mümkün olmasa gerek! Ya kasabın çektikleri? Orasını okurun direncine bırakalım... Başka bir bölümde köpek sürüleriyle insan sürüleri birbirlerinin etrafında ölüm dansına tutuşurlar. Savaş, soğuk ve kıtlık ortamında ayakta kalabilmek; köpekler için insan leşi yemeyi, savaşçılar içinse köpekleri vurarak pişirmeyi gerektirecektir! Romanın en sarsıcı sahnelerinden biri de yazarın ikinci ninesinin başına gelenlerdir. Bir köy baskınında altı Japon askerinin tecavüzüne uğrayan kadın tüm Çinli kadınların çektiği acıyı simgeler. Ayrıca anlatıcının annesinin kurumuş bir kuyunun içinde bebek yaştaki erkek kardeşiyle geçirdiği üç gün savaşın zalimliğini vurucu bir şekilde özetlemekte.

Yan'a göre direnişin net olarak cesur ya da korkak kahramanları yoktur. Cesurlar korkaklaşabileceği gibi korkaklar da olayların akışına göre cesur bir kahramana dönüşebilir. Nitekim Çopur Cheng ihanet ve korkaklıktan kahramanlığa geçiş yaparken, cesur lider Yo Zhano'a zaaflarına yenilerek yüzlerce savaşçının ölmesine neden olur. 

Bütün bu olaylar örgüsü içinde kızıl darı tarlaları, renkten renge resmedilerek; kırmakla tükenmeyen yurtsever Çin halkını temsil eder.Kitaba baştan sona  kızıl renk hakimdir.Her şey kızıl: darı tarlaları,düşünceler,evin köpeğinin tüyleri,acının rengi,Mo nehri,ninenin ölürken dönüştüğü kelebeğin rengi...

Bunun yanında romanda birçok altı çizilecek ve değinilecek yerler olduğunu belirtmek lazım:

-  Ninenin Japon karşıtı direnişin öncüsü ve kadınların cinsel özgürleşmesinde,bağımsızlığında model oluşu...

-  Birbirilerinden binlerce km uzakta olsalar bile birbirilerine görünmez bir aşk ipiyle bağlıdır gerçek aşıklar,eninde sonunda karşına çıkar kaçış yoktur...

-  Ninenin Y.Zhano'ya Yaver Ren için söylediği "Bin ordu bulmak kolay bir komutan bulmak zordur." sözü.

-  Ninenin vurulurken kırmızı bir kelebek gibi yavaşça uçması...(Aytmotov'un Gün Olur Asra Bedel romanında Nayman Ananın deveden düşerken yazmasının Dönenbay kuşuna dönüşümü sahnesini çağrıştırıyor...)

-  Darı İçkisi bölümünde içki üretimiyle ilgili kanun gibi kural:"Ustalık öz kızına değil gelinine öğretilmeli" ifadesi.

-  Ninenin : Birinin  karakteri gelişirken nesnel koşullara ihtiyaç vardır,ama içsel bir bütünlüğü yoksa tüm nesnel koşullar işe yaramaz.Mao Zedong'un dediği gibi "ısı yumurtayı civcive dönüştürür,ama yumurtayı bir taşla değiştirirseniz içinden civciv çıkma." Konfüçyüs de "Çürük bir ağaç oymaya gelmez,pis çamurdan yapılmış duvar badana etmeye değmez."demiş.

- Zengin ve rahat hayat koşullarının  peşine düşmek insanın hedefidir.Bu, insanların insan ırkına ait olan bazı mükemmel özellikleri kendi çabalarıyla ortadan kaldırır.

 

Ayrıca son dört sayfa da yazarın melez darılar ile ilgili düşünceleri de altı çizilmeye değer satırlardır.

 18-11-2017

Çeşitli Sitelerden Derleyen

İrfan KARAKUŞ
Edebiyat Öğretmeni 

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 12.03.2014 - Güncelleme: 01.05.2020 23:50 - Görüntülenme: 6127
  Beğen | 0  kişi beğendi