T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
BURSA / YENİŞEHİR - Ertuğrul Gazi Anadolu Lisesi

Sana Gül Bahçesi Vadetmedim-Yorumlar

Arda FİLİZ-Edebiyat Öğretmeni   

        Sana Gül Bahçesi Vadetmedim,salt gerçekliğin,yaşanmışlığın,kurgusal boşluğu ne denli doldurduğuna hayretle şahitlik edebileceğiniz nadir romanlardan biri.

Yazarın, akıl hastanesindeki demir parmaklıkları görünce "Gerçek,demir kadar çıplak ve soğuk." söylemini  tüm roman boyunca bir demire dokunmuşçasına  hissedeceğinizden eminim.

        Akıl hastanesinin "öbür tarafındaki" okuyucuya "ben de bu taraftayım,aklı başında olanların (!) tarafında acaba bu taraftakiler ve de ben ne derece normalim ve kime göre fikrini sorgulayabileceğiniz düşünce fırtınası yaşayabileceğiniz bir roman.

         İki dünyadan birini seçmeniz gerektiğinde ya da kendinizle ikilem yaşadığınızda size seçiminizde yardımcı olacak sihirli kelimeleri bu kitapta bulabilirsiniz: "umut ya da küçücük bir belki" Üst üste gelen darbelerden sendeleyip yere çökse bile gizli bir zil sesini duyunca yine kalkıp yeni darbelere hazırlanan iyileşme gücüne sahip hissetti kendini.Korku ve öfkeye karşı gelirse kazanacaktı ve öyle yaptı...

         Kazanmak için bir sebebi olan bizlere örnek teşkil edebilecek derslerle dolu bazen de bunaltacak derecede "yeter bitsin artık bu işkence" dedirtecek kadar acıyı,hüznü ve halimize şükretmeyi öğretecek bir roman. Bir akıl hastanesindeki kısır döngünün sizi ne denli etkileyeceğini bu romanı okumadan asla öğrenemeyeceksiniz.

        Yaşamı doğru yaşayan

        ve suçla lekelenmeyen kişinin

        ne Fas´ın kargılarına gereksinimi vardır

        ne yaya ne de kılıflar dolusu zehirli oka

         Ey Fuscus

                                     

                Yaşamı,doğru yaşayabilmeniz dileklerimle  

                                          

Arda FİLİZ
Edebiyat Öğretmeni 
Murat Güven        Öncelikle belirtmeliyim ki kitap akıl hastalığı ile ilgili algımı değiştirdi. Bu konuya ilgisizliğimi ve bilgisizliğimi açığa çıkardı. Romanın ana kahramanı Deborah'ın anne ve babasının, akrabalarının Deborah'ın rahatsızlığını görmezden gelip üzerini örtmeye çalışmalarının aslında hepimizin yaygın davranışı olduğunu düşündüm. Bu tür rahatsızlıklara çok uzakta ve güvende olduğumuzu düşünerek yaşıyoruz. Hasta bakıcı MCPherson "Bütün hasta insanların hastanelerde olduğunu mu sanıyorsunuz? Şu anda dışarıda birçok insanın yardım istediğini ama bunu elde edemediğini söylemek istiyorum "sözleri akıl hastalığının ve hastaların çok da uzağımızda olmadığı gerçeğini yüzümüze vuruyor. Bizim hastalık dediğimiz belirtilerin kimi zaman bu insanların hayatla tek bağları olduğunu anlıyoruz. Deborah'ın doktorunun daha ilk görüşmelerinde ona yarattığı YR dünyasında istediği kadar kalabileceğini söylemesi ve bunun Deborah'ta yarattığı güven hissi şaşırtıcıydı. Deborah'ın gerçeklik duygusunun zedelenmesi de çok ilginçti. Kardeşini öldürmeye çalıştığına inancı tamdır. Ama ilerleyen zamanlarda Dr. Fried bunun tamamen Deborah'ın hayal ürünü olduğunu ispat etmesi yine romanın ilgi çekici anlarından biriydi. Hastanenin D koğuşu en ağır ve tehlikeli hastalar için ayrılmış. Benim için şaşırtıcı olan ise burada tecrit edilen hastaların, koğuşta ve  hastayı bir mumya gibi yatağa sıkıca bağlayan tulumların içinde kendilerini mutlu ve güvende hissetmeleriydi. Deborah'ın ifadesiyle "Saldırgan Kadınlar Koğuşu zaman zaman bir sandal gibi yalpalıyordu, ama hastaları gizli deliliğin karmaşık ve güvenilmez akıntılarından uzak duyuyorlardı kendilerini."         
       Her ne kadar edebilikten uzak olduğunu düşünsem de eser bu alanla ilginenlere kaynak olabilecek nitelikte. Akıl hastalığına ve normalliğe dair ortaya koyduklarıyla da herkesin okuması gereken kitaplar içinde diye düşünüyorum. 
Murat GÜVEN
Edebiyat Öğretmeni 
NAZAN GÖNÜLTAŞ-EDEBİYAT ÖĞRETMENİ - ÖĞRETMEN RESİMLERİ       Deborah´ın doktorunun söylediği bir söz "Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım" ifadesi kendi hapihanelerimizi parmaklıklarımızı, savaşımızı hatırlatıyor birden...        
      İçerideki delilerin şanslı olduğunu düşünür buluyorsun kendini dışarda olanlardan... "Belki" sözcüğüne sığınan Deborah ile yolculuk, öğreticiliğiyle yol aldırıyoe size...
Nazan GÖNÜLTAŞ
Edebiyat Öğretmeni 
 NURŞEN ÇİMEN-EDEBİYAT ÖĞRETMENİ - ÖĞRETMEN RESİMLERİ  

On altı yaşındaki Deborah'ın  şizofreniyle mücadelesini anlatan bir kitap. Küçük yaşlarda geçirdiği büyük bir ameliyatın yarattığı tramvanın da etkisiyle derinleşen ruhsal bunalım.

 Deborah  Amerka'ya gelmiş Yahudi göçmeni bir aileye mensup. Dede bu durumdan (dışlanmışlık psikolojisi) çok çalışıp zengin olarak kurtulmak istiyor .Deborah böyle bir baskıyla büyüyor. Eserde alt mesaj olarak Yahudilerin yaşadıkları acılar anlatılıyor. Deborah'ın  doktorunun da (Dr. Furi) Yahudi olması bu durumu destekliyor . Kahramanımızın hastalığınında okulda, kampta yaşadığı  antisemitik  davranışların etkisi de vurgulanıyor. Kitabın sonlarına doğru s.221 'de Deborah'ın  söyledikleri, mavi beyaz çubuklu pijama iması alt mesajı destekler niteliktedir.

Bunların dışında kahramanın Yr dünyasından kurtulma çabası ,sağlıklı olma isteği, Latince öğrenmesi, liseye gitmesi romanın ilham verici yanları. Tamam başaracak dediğiniz anda Deborah'ın  tekrar bir atak yaşayıp hastaneye dönmesi hayal kırıklığı yaratıyor . Ama son cümlede ''Var gücümle''ifadesinin kullanılması Deborah'ın mücadeleyi bırakmayacağını da düşündürüyor insana.

Belirtmeden  geçemeyeceğim kitabı okurken sık sık boğulma hissi yaşadım. Romanın herkesin yaşayabileceği durumları yansıtması (hasta veya hasta yakını olabilme)beni korkuttu. Geleneksel bir ifadeyle 'evlerden uzak ' diyorum.

 
 Nurşen ÇİMEN
Edebiyat Öğretmeni 
   
   
Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 05.03.2017 - Güncelleme: 01.05.2020 23:55 - Görüntülenme: 1124
  Beğen | 2  kişi beğendi