|
Yazar, bazı değer yargılarını yitiren rahat yaşamı, parayı ve kendince saygınlığını fazla olan işi, konumu tercih eden Prof. Tarık UYSAL kişiliğine ayna tutuyor. |
Ayfer KAYA |
Öncelikle, bu keyifli aktivite fikrini ortaya atan ve kitapları dahi edinmemize yardımcı olan okulumuz Edebiyat öğretmenleri M.Murat GÜVEN ve Gülperi ŞAHİN'e ,ayrıca paylaşım için tüm katılımcı arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu haftaki kitabımızı sunan İngilizce öğretmeni arkadaşım Deniz AYDIN'a da teşekkürlerimi ifade etmek isterim. Tahsin Yücel'in ''Ayna'' adlı eseri, zamanın getirdiklerine boyun eğerek yaşamayı kabullenmiş,hayata dair bırakılan satır aralarını okumayı becererek bundan menfaatler elde etmiş,zamanla değişirken aynı zamanda özünden (aynadan) uzaklaşmış ve bunun neticesinde de aşınmış bir kimliği anlatıyor.Her devrin insanı haline gelen karakterimiz Profesör Tarık'ın soyadının ''Uysal'' ve lisedeki lakabının ise ''Ayak Tarık'' olması oldukça manidar.Yazar belki de Profesör Tarık'ın her kalıba giren mizacına uygun düşsün diye soyadı olarak ''Uysal'' kelimesini ve yöneten değil yönetilen tavrını tasvir için de beyin nereye emrederse oraya yönelen uzvumuzu yani ayaklarımızı kastederek lakabı olarak '' Ayak '' kelimesini seçmiştir. Karakterimiz başka bir açıdan bakıldığında da bulunduğu mevkii hazmedemediğinden etrafındaki insanlara şüpheyle bakıyor, hatta zaman zaman komplo teorileri dahi üretiyor ve diğer insanları bulunduğu ekonomik ve sosyal duruma göre de küçümser bir tavır sergiliyor. Aynadaki aksini bildiği halde görmezden gelen Profesör Tarık Uysal'lar hayatımızda var, hep de olacak. Aynaların hayatımızdan eksik olmaması dileğiyle ... |
Fatma Süheda MAHTAV |
´´AYNA´´ kurgusu ve sürükleyiciliğiyle başarılı bir öykü olarak belleğime işlenmiş bulunmaktadır. Gereksiz ayrıntılar görülmemektedir. Karakter Profesör Tarık Uysal çevremizde de artık sıkça rastlamaya başladığımız, bir yanılsama ortamında yaşamakta olan, her şeye, kendisine ve kendi gerçeklerine yabancılaşmış bir adam. Karşılaştığı bir çok kişi tarafından bir başka kişiye benzetilen, yüzü kaybolmuş, genel tutumundan dolayı karısının bile ´´seni tanıyamıyorum tanıyamıyorum´´ diye irdeleyerek terk ettiği yalnızlaşmış bir insan. Tesadüfen rastladığı eski bir arkadaşıyla aralarındaki sohbetin sonunda geçen ´´aynaya bakmasını bilmek gerek' 'sözünü kendince doğrulayıp şarkı mırıldanır gibi yineleyip dursa da kurmuş olduğu düzenden sıyrılamayan, aynada kendisiyle yüz yüze geldiğinde ´´bu adamı bir yerlerden gözüm ısırıyor' 'diyebileceği noktaya geldiği görülen bir kişilik olarak karşımıza çıkmakta. Özetle Tahsin Yücel´in ´´Ayna´´sını modern dünyamızın konuşma, düşünme, iletişim kurabilme, farklılık yaratabilme, özgür olma vb. gerçek ihtiyaçlarını unutmuş, kentli insanlarına alaycı bir bakışın başarılı bir örneği olarak kabul edebiliriz. |
Okuduğunuzda sizi derinden etkilemiyor öykü, zaten bu tip insanları gündemde ve çevrenizde gördüğünüzü düşünüyorsunuz, tanıdık geliyor Tarık Uysal. Tabii sizin tanıdıklarınızın bazıları onun kadar toplum tarafından bilinen kişiler değil. Toplumun her kesiminde onun gibiler mevcut diyorsunuz. Düşündükçe de onlardan biri olmamak için çalışmanız gerektiğini anlıyorsunuz. |
|
|
"İroni gibisi yoktur. Öldürmez, süründürür." diyen Tahsin Yücel'in "Ayna" adlı hikâyesi, okuyuculara-topluma bir ayna tutuyor. Her an yabancılaşan, yozlaşan, çirkinleşen, basitleşen insancıklara "bak, bu senin, benim gözümdeki halin." diyor. |
Murat GÜVEN |
Hikâyeyi okuduğumda canım sıkıldı. Önce bu duyguya pek anlam veremedim. Tarık UYSAL gayet mantıklı. Hazcı, günün adamı. Güce ve güçlüye yakın duruyor... Duruma göre meyhaneye ya da tekkeye gidebiliyor. Ya da asker kıyafetiyle derse giriyor... Üstelik tüm bunları yaparken bundan rahatsız olmadığı gibi aynı zamanda keyif alıyor. Mutlu oluyor. Kendini uyanık ve akıllı görüyor. |